Diyanet:
… Bir önceki ayette Hz. İbrahim, Kabe'yi inşa
etmekle işlemiş oldukları hayrın kabul edilmesini niyaz ettikten sonra,
kendisi ve oğlu İsmail'le soylarından gelecek ümmetin Allah'a teslim olup itaat
eden hâlis kullar olmaları, yüce Allah'ın takdirinin bu yönde tecelli ettirmesi
dileğinde bulunmuştur. Çünkü Allah isteyip takdir etmedikçe insanın O'na
teslim olup itaat eden gerçek bir mümin ve müslim olması mümkün değildir. Bir
kimsenin, "Mümin olmak da kâfir olmak da sadece benim elimdedir"
diyerek ilâhî iradeyi dışlaması, her şeyin yapıp yaratıcısı olan Allah'a karşı
bir edepsizlik ve saygısızlıktır. Ayrıca İnsan yalnız itaatkâr bir kul
olmasında değil, Allah'a ne suretle itaat ve ibadet edeceği, yani ibadetlerin
şekillerini ve esaslarını bilme hususunda da O'na muhtaç olduğu için Hz.
İbrahim duasının devamında, "Bize ibadet usullerimizi göster" diye
yakarmış; bu arada kendisinin ve oğlunun, peygamber de olsalar yanılgıları
bulunabileceği düşüncesiyle Allah'tan tövbelerini kabul etmesini dilemiştir….
Prof. Bayraktar
Bayraklı:
Bu dua, Hz. ibrahim'in üçüncü, Hz. İsmail ile
birlikte yaptığı ikinci duasıdır. Birinci duasında, Mekke'yi güvenli bir belde
yapmasını ve halkını ekonomik nimetlerle donatmasını; ikincisinde Kabe'yi
yaparken verdiği hizmetini, üçüncüsünde de 128. ayetteki duasını kabul
etmesini istemiştir….
"İkimizi de sana teslim olanlardan kıl'
duası niçin yapılmaktadır? Hz. İbrahim ve oğlu İsmail'in kendi iradeleriyle
teslim olmaları mümkün değil miydi? Bu soruların cevabını verebilmek için,
ilahî iradeyle kulun iradesi arasındaki çizgiyi iyi anlamak gerekir. Bu duayı
yaptıkları anda kendileri zaten müslüman, yani teslim olmuş ve boyun eğmiş
kimseler idiler. Demek ki, Allah da onların teslimiyetlerini kabul etmiştir.
Yukarıdaki soruların cevabını verebilmek için
ayetin başında yer alan vec'alna kavramının manasına bakmamız gerekiyor… Kavramın
manalarından bu ayete uygun düşenini isabetli bir şekilde tesbit eden Fahruddin
Razi'nin görüşünü benimsiyoruz, ki o "hükmetmek" manasını vermiştir.
Demde ki, vec'alna ibaresi burada "bizim müslümanlığımı-za hükmet"
anlamını ifade etmektedir. Yani kul kendi iradesiyle müslüman oluyor, ilahî
irade ise, müslüman olmayı ona nasip ediyor ve böylece onu müslüman olarak
değerlendirip hükme bağlıyor. Hz. ibrahim ile oğlu İsmail, bu değerlendirme ve
hüküm için Allah'a dua etmektedir.
….
Bu mana
ve izahlardan şu önemli sonucu çıkarabiliriz: Tercih ve irade kuldan, yaratmak
Allah'tan. Kulun, yaratılan işin devamlılığını temin etmesi zordur. Devamlılık
ilahî yardıma bağlıdır.
Çıkarılacak
ikinci sonuç, müslüman bir nesil yetiştirmenin çok zor bir iş olduğudur.
Peygamber bile olsa, babaların eğitimden bekledikleri neticeyi tam anlamıyla
gerçekleştirebilmeleri mümkün değildir. Bu nedenle daima Allah'ın yardımını
istemektedirler. Hz. ibrahim'in önünde, bir de, oğlunu müslüman yapamayan veya
yapmaya gücü yetmeyen Hz. Nuh örneği durmaktadır. Ana-babalar ve eğitimciler,
eğitim faaliyetinde bütün güçlerini kullandıktan sonra, bu faaliyetin olumlu
bir netice verebilmesi için Allah'tan yardım istemelidirler. Duasız eğitim,
susuz çeliğe benzer. Kur'an, çocuklan-nın iyi yetişmesi için dua eden
peygamberlerin dualarını nakletmektedir. Biz buna "eğitimin dua
boyutu" diyoruz.
(Bize ibadet yerlerimizi göster).
Bu ifade, bu duanın üçüncü bölümünü teşkil
etmektedir. ayette geçen nusuk kavramının sözlük manalarını verecek, ardından
da ayette ne anlama geldiğim açıklayacağız. Fiil halinde, dindar bir hayata
başlamak, bir zahit hayat yaşamak, takva ehli olmak, öteki dünya işlerine
dalmak manalarına gelmektedir.
İsim halinde, takva, sofuluk, zahitlik,
münzevilik anlamlarını ifade etmektedir.
Nusuk kalıbından alındığında, kurban ve hac
ibadetinin usûlleri manasına gelmektedir.
….
….
125. ayetten itibaren Beytullah konusu işlendiği
ve Hz. ibrahim bu duayı Beytullah'ı imar ederken yaptığı için, hac ibadetinin
kurallarının öğretilmesi manasına alınmasında yarar vardır. Genel manada
bakınca, insanın müslü-man olduktan hemen sonra öğreneceği en önemli şeylerden
birinin de ibadetler olduğu düşünülürse, menasikena kavramına
"ibadetlerimizi" manası da verilebilir. Ayetin bu kısmına "Bize
çıkış yollarımızı göster" şeklinde anlam vermek de mümkündür.
Bütün bu manaları göz önünde bulundurarak şu
genellemeyi yapmamız yerinde olun Ayetin bu kısmı din eğitiminin temellerini
atmaktadır. "Bize göster", ifadesi "bize öğret" demektir.
Bu öğretim faaliyeti Allah'tan istenmektedir. Demek ki, Hz. İbrahim
ibadetlerin nasıl yapılacağı bilgisine ihtiyacı olduğunu anlamış ve bunun
öğretim vasıtasıyla giderileceğine de işaret etmiştir. Bir toplumda, halka
nasıl ibadet edileceğini öğretmek ve bu görevi yerine getirecek insanları
yetiştirmek, eğitim politikasının gayeleri arasında yer almalıdır.
(Tevbemizi kabul et).
Bu ayetteki üçüncü istek, bu kısımla gündeme
gelmektedir. İlk iki istek öğretimle alakalı iken, burada eğitim alanına
girilmektedir. Tevbe kelimesini
Bakara/37'de açıklamıştık. Buradaki manası, yapılan hatadan sonra, af dileyip
iyiye dönmektir. Peki Hz. ibrahim ile oğlu Hz. İsmail ne hata işlemişlerdi ki,
tevbe etme ihtiyacı duydular?
Peygamber
bile olsa insan, her davranışından emin olamayacağı için her an tevbe etmeli ve
affını dilemelidir. Müslüman, ümitle korku arasında bulunmalıdır, peygamberler
de bundan istisna değildir. "Tevbemizi kabul et" ifadesi,
hatalarımızı görmemezlikten gel manasını ifade etmektedir.
…
Onların müslümanlığına hükmetmesi, nesillerinden
müslüman bir grup yetiştirmesi ve onlara ibadet şekillerini öğretmesi aslında
Allah'ın, onlarla ilgilenmesi demektir. Yüce Allah'ın bunları yapması,
tevbeleri çokça kabul etmesinin ve merhametli olmasının bir gereğidir.
Kullarının dualarını, isteklerini yerine getirmek, onlara icabet etmek, O'nun
bu sıfatlarının işlerliğini ifade etmektedir. Bu ayetten, Hz. ibrahim ile oğlu
İsmail'in, Allah Teala'nın hangi sıfatını anarak O'na yalvaracaklarının
bilincinde olduklarını da öğreniyoruz.
Prof.
Seyid Kutub:
Burada Hz. İbrahim ile Hz. İsmail, İslâm'a yöneltilmeleri konusunda Rabblerinin yardımını istediklerini, kalplerinin, yüce Allah'ın iki parmağı arasında olduğu gerçeğinin bilincinde olduklarını, hidayetin sadece Allah'tan olduğunu, kendilerinin bu konuda hiçbir irade ve güç sahibi olmadıklarını, yaptıkları şeyin yönelmek ve istemek olduğunu, kendilerine yardımcı olacak olanın yüce Allah olduğunu iyi bildiklerini dile getiriyorlar.
Sonra sözü müslüman ümmetin önemli bir karakteristiğine; dayanışma, yani kuşaklar arasında inanç dayanışması karakteristiğine getirerek "Soyumuzdan da sana teslim olan bir ümmet çıkar" diye yakarıyorlar.
Bu dua cümlesi, önem verdiği şeyleri açığa vuruyor. Böyle bir kalbin ana meşgalesi ve birinci derecede önem verdiği şey, inanç meselesidir. Hz. İbrahim ile Hz. İsmail'in (selâm üzerlerine olsun) yüce Allah tarafından kendilerine bağışlanan nimetin, yani iman nimetinin değerinin bilincinde olmaları, onları, bu nimetin kendilerinden sonra da devam etmesini güçlü bir arzu ile istemeye, hiçbir dengi olmayan bu nimetten soylarının da yoksun kalmaması için Rabblerine dua etmeye sürüklüyor. Bu yüzden soylarını çeşitli ürünlerle beslesin diye yüce Allah'a dua ederken onları iman besininden de mahrum etmemesini, onlara ibadet yerlerini gösterip ibadet biçimlerini açıklamasını ve hem tevbelerinin kabul edicisi hem de merhametli olması hasebiyle tevbelerini kabul etmesini dilemeyi de unutmuyorlar.
Ömer
Nasuhi Bilmen:
Bu âyeti kerimede Hz. İbrahim'in kendi zürriyeti, aile ve evlâdı
hakkındaki pek yüce dualarını göstererek bizlere bir dua ve yakarı; örneği
göstermektedir. Evet... O ş an ı yüce mübarek peygamber şöyle dua buyurmuş: (Ey
Rabbimiz! Bir de bizleri) benim ile oğlumu (sana iki Milaslı t emir ve yasağına
hakkiyle uyan (müslüman) iki kul (kıl). Zürriyetimizden de senin için müslüman
bir ümmet temiz inançlı bir zümre (vücude getir ve bizlere menasikimizi
göster.) Yani hacca ve kurbana ait vazifelerimizi bize bildir. (Ve töbelerimizi
de kabul buyur.) İnsanlık icâbı meydana gelecek noksanlarımızdan dolayı vuku
bulacak pişmanlıklarımızı af ve mağfirete vesile buyur. (Şüphe yok ki tevbeyi
kabul eden merhametli olan ancak Sensin.) Binaenaleyh daima Senin af ve
mağfiretine, lütuf ve ihsanına sığınırız.
Gambling & Gaming | JT Hub
YanıtlaSilGambling and gaming is the number one activity in the casino industry. With the demand for casino gambling growing, 춘천 출장안마 the games are now 의왕 출장안마 available Mar 18, 2022 나주 출장샵 · Uploaded by Casino on Apr 영주 출장샵 9, 청주 출장마사지 2022Casino Games